Yüz Kızartıcı Suç İddiasıyla Kamu Görevinden Çıkarma Cezası Hakkında, Üniversitede görev yapan öğretim görevlisi hakkında reşit olmayanla rızaen ilişki iddiasıyla başlatılan disiplin soruşturmasının usule uygun yürütülmediği, 2 (iki) yıllık disiplin cezası verme zamanaşımının dikkate alınmadığı, bir soruşturma geçirdikten sonra ikinci bir soruşturma başlatılamayacağı, yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak fiiliyle yapılan soruşturma kapsamında verilen cezanın iptal edilmesi gerektiği hakkında mahkeme kararıdır.
Kamu görevlileri, toplumun hizmetine sunulan birçok alanda görev yapmaktadır. Ancak bazı durumlarda, kamu görevlilerinin görevleriyle bağdaşmayacak şekilde suç işlemeleri veya ahlaki değerlere aykırı davranışlarda bulunmaları durumunda, disiplin cezalarıyla karşı karşıya kalabilirler. Bu yazıda, “kamu görevinden çıkarma” cezası ve “yüz kızartıcı suç” kavramları üzerinde durulacak ve bu konuların önemi vurgulanacaktır.
Kamu görevinden çıkarma cezası, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinin (b) fıkrasının 6/c alt bendine göre uygulanmaktadır. Bu ceza, kamu görevlilerinin görevlerine aykırı hareketlerde bulunmaları durumunda verilen en ağır disiplin cezasıdır. Otel, lokanta ve otel işletmeciliği programında öğretim görevlisi olarak görev yapan bir davacı da bu ceza ile karşı karşıya kalmıştır.
Davacının suçlaması, “reşit olmayanla rızaen cinsel ilişki” iddiasıdır. Ancak davacı, iddiaların gerçek dışı olduğunu ve maddi delillerle çeliştiğini savunmaktadır. Mahkeme sürecinde ise mağdurun şikayetten vazgeçmesi nedeniyle davacı hakkında dava düşmüştür. Davacı, kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmemekte ve suçun göreviyle ilgisi olmadığını ileri sürmektedir.
Davacı, disiplin soruşturmasının usulüne uygun yürütülmediğini iddia etmektedir. İdarenin, suçlamaların dayanağı olan fiili öğrendikten sonra soruşturmaya başlamadığı ve daha sonra ayrı bir soruşturma açtığı ifade edilmektedir. Davacı, bu şekilde iki ayrı soruşturma ve cezanın verilemeyeceğini savunmaktadır. Ayrıca, davacının geçmiş hizmetlerinin başarılı olduğu, ancak haksız yere kamu görevinden çıkarıldığı da ileri sürülmektedir.
Bu durumda, mülga Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin zamanaşımına ilişkin hükümlerinin davacı yararına uygulanması gerektiği belirtilmektedir.
Olayda fiil tarihinde yürürlükte olan mevzuat ile dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan mevzuatta ceza verme zamanaşımının süresi yönünden herhangi bir değişiklik olmasa da işlem tarihinde yürürlükte olan mevzuatta fiil tarihinde yürürlükte olan mülga Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinden farklı olarak gerektiğinde ceza kovuşturmasının bekletici mesele yapılabileceği ve bu durumda disiplin soruşturmasına ilişkin zamanaşımı sürelerinin duracağının hükme bağlandığı, dolayısıyla bunun da iki yıllık ceza verme zamanaşımı süresinin davacı aleyhine genişletilmesi sonucunu doğuracağı anlaşıldığından, fiil tarihinde yürürlükte olan ve davacının lehine olan mülga Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin zamanaşımına ilişkin hükümlerinin olaya uygulanması gerektiği sonucuna varılmaktadır.