2 Kez Uzatılan Görev Süresinin Daha Sonra Uzatılmaması Hakkında, Görev süresi uzatılmayarak ilişiği kesilen araştırma görevlisinin daha önce görev süresinin 2 (iki) kez uzatılmış olması, hukuki istikrar ilkesi ve hizmetine ihtiyaç duyulmadığı iddialarının soyut olması sebebiyle görev ilişik kesilemeyeceğine ilişkin mahkeme kararıdır.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacının, lisans eğitimini 2006-2010 döneminde Üniversitesi Tarih Bölümü’nde, yüksek lisans eğitimini 2010-2012 döneminde Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih AnaBilim Dalı’nda, doktora eğitimini 2012-2015 döneminde Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Genel Türk Tarihi bölümünde tamamladığı, 2013 yılında davalı idarece yapılan kadro ilanında öngörülen şartları taşıdığı değerlendirilerek, 11/10/2013 tarihli Üniversitesi Rektörlüğü oluru ile Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak görevine başladığı, devam eden yıllarda birer yıllık dönemler itibariyla görev süresinin 2 kez uzatıldığı, son olarak 15/10/2016 tarihinde dolan görev süresi uzatılmayarak dava konusu işlemin tesis edildiği, davalı idarece, dava konusu işlemin dayanağı olarak her ne kadar “ilgili öğretim elemanının eğitim aldığı lisans, yüksek lisans ve doktora programları ile diploma alanlarının Tarih Bölümü’nde görev almaya uygun olmadığı…” hususu gerekçe gösterilse de, dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerden davacının görev süresinin dava konusu işlemin tesisinden önce iki kez uzatıldığı, davacının eğitim durumu itibariyle, görev yaptığı akademik kadroda çalışma şartını sağladığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, görev süresinin uzatılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Diğer taraftan, davacının görevinde başarılı olmadığı, görevinin gerektirdiği disiplin ve düzeni taşımadığı, hizmetine ihtiyaç duyulmadığı gibi hususlara ilişkin olarak davacının görev süresinin uzatılmamasını gerektiren başkaca bilgi, belge ve/veya tespit de dava dosyasına sunulmuş değildir.
Görev Süresi: Araştırma Görevlilerinin Atama ve İptal Süreci
Araştırma görevlileri, üniversitelerde yapılan araştırma, inceleme ve deneylere yardımcı olan ve ilgili diğer görevleri yerine getiren öğretim yardımcılarıdır. Görev süreleri, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 33/a maddesi uyarınca belirlenir. Bu maddeye göre, araştırma görevlileri, ilgili anabilim veya anasanat dalı başkanının önerisi, bölüm başkanı, dekan, enstitü, yüksekokul veya konservatuvar müdürünün olumlu görüşü üzerine rektörün onayı ile en fazla üç yıl süreyle atanırlar.
Ancak görev süresinin sonunda araştırma görevlisinin yeniden atanıp atanmayacağı, idarenin takdir yetkisine bağlıdır. Bu takdir yetkisi mutlak ve sınırsız değildir; kamu yararı, hizmet gereklilikleri ve ilgili kişinin performansı gibi faktörler dikkate alınarak kullanılmalıdır. Görev süresinin uzatılmaması kararı, bu takdir yetkisinin bir sonucu olarak verilebilir.
İlgili mahkeme kararında incelenen olayda, davacı bir üniversitede “araştırma görevlisi” olarak görev yaparken görev süresinin uzatılmaması konusunda davalı idarenin işlemine karşı dava açmıştır. Mahkeme, davacının eğitim durumu, görev yaptığı akademik kadroda çalışma şartını sağlaması gibi faktörleri göz önünde bulundurarak, görev süresinin uzatılmamasına ilişkin işlemin hukuka uygun olmadığı sonucuna varmıştır. Dosyada davacının görevinde başarısız olduğunu, görevinin gerektirdiği disiplin ve düzeni taşımadığını veya hizmetine ihtiyaç duyulmadığını gösteren bilgi ve belgelerin bulunmadığı belirtilmiştir.
Görev süresi, araştırma görevlilerinin akademik kariyerlerinde önemli bir aşamadır. Araştırma görevlileri, görev süresi boyunca akademik çalışmalarını sürdürerek kendi bilimsel ve akademik gelişimlerine katkıda bulunurlar. Görev süresinin uzatılması, araştırma görevlisinin daha fazla deneyim kazanması ve ilgili alanda daha fazla çalışma yapabilmesi için bir fırsat sağlar.
Sonuç olarak, araştırma görevlilerinin görev süreleri 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu‘nun 33/a maddesi uyarınca belirlenir. Görev süresinin uzatılması veya uzatılmaması idarenin takdir yetkisine bağlıdır ve bu karar kamu yararı, hizmet gereklilikleri ve ilgili kişinin performansı gibi faktörlere dayandırılmalıdır. Hukuka uygunluk ilkesi doğrultusunda, görev süresiyle ilgili kararların adil ve objektif bir değerlendirme sonucunda verilmesi önemlidir.